8 Ekim 2012 Pazartesi

Kabak Çiçeği Dolması- Yöresel Lezzetler Etkinliği


Cahide Ablam bizler için bir etkinlik düzenledi, bende bu tarifle katılıyorum inşallah.
 
Bu Ege yöresine ait, nadir bulunan bir sebze dolması. İlk tattığım zaman, o yörenin köylü teyzeleri inanılmaz yapmıştı. Sonrasında her gittiğimde Ege beldelerinde bu çiçekten arar oldum. Yurtdışında da bulunabiliyor, gördüm ki artık büyük marketlerde de ara ara karşımıza çıkabiliyor. Ben her gördüğüm zaman alıp bu dolmadan yaparım.
 

Tarife gelirsek;


Elimde 20 adet kabak çiçeği vardı, bunları sirkeli suda bekletip, zedelemeden yıkadım, narin bir bitki olduğu için çabuk kopabiliyor yaprakları, dikkat etmek gerek.

 
İçi için; 2 bardak dolmalık pirinç

              1 domates

              2-3sap maydanoz

              1küçük soğan

              Bir tutam kuru nane

              Sıvıyağ

              Tuz

 
 
Yapılışı; Domates, soğan ve maydanozu, rondodan geçiriyoruz, bu karışımı pirince ekliyoruz. En son sıvıyağını, nanesini ve tuzunu da ekledikten sonra, çiçekleri patlatmadan azar azar içlerini dolduruyoruz, gördüğünüz gibi ben içleri biraz fazlaca koymuşum JJ Küçük bir tencereye çiçeklerin ağızlarını kapatacağı şekilde dizip, üzerini bir tabakla kapatıyoruz. Üzerine az sıvıyağ, yarım limon suyu, bir tutam tuz ve tencerenin yarısına kadar su ilave ederek, kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Yaklaşık 20-25 dakikada pişmiş oluyor.

5 Ekim 2012 Cuma

Patlıcan Oturtma nasıl yapılır?





Dökme tenceremi o kadar çok sevdim ki; fasulye ardından bu sefer hazır buzlukta etim varken, eşimin en çok sevdiği yemeklerden birini yapmaya karar verdim.
 
 4 Patlıcanım vardı, 250gr da yağsız kuşbaşım, tabi biberim, soğan, sarımsak, veee domatesimi unutmayalım...

Sırayla anlatayım,  bu arada Dökme tenceresi olmayanlar ne yapacak derseniz, düdüklüde eminim aynı kıvamı alacaksınızdır, ya da güveçte...

Öncelikle etlerimi harlı ateşte tuz ve karabiber ekleyerek kavurdum.. Harlı ateş olma sebebi, sularını salmalarını istememem.
 
Ardından bolca soğan ve sarımsağımı ekledim, ben genelde soğan ve sarımsak adedi belirtmiyorum, bu sizlerin dileğine kalmış. Sarımsağı çok sevdiğim için, nerdeyse 3-4 diş ekledim.
 
Ardından köy biberlerimi domatesimi ekledim, yanlız bu sebzeleri biraz etle çevirdikten sonra diğer malzemeyi ekliyorum. En son bir kenarda tuzlu suda beklettiğim patlıcanlarımı da ekledim.
 
Tüm malzemeler tencereye girdikten sonra, zeytinyağımı, tuzumu, karabiberimi, kekik ve salçalı suyumu da ekleyerek, kızık ateşte belli bir süre hiç karıştırmadan yemeğimi pişmeye bırakıyorum.
 
Yaklaşık yarım saat sonra, karıştırıp tekrar pişmeye bıraktım. Bir saatte pişmişti, tabi dökme tencerenin sanırım en müthiş yanı bu :) Çabuk ve lokum gibi bir yemek oldu.
 
Bu arada ben kırmızı biberi yazmayı unutmuşum. Acı yiyemiyor olsam da bu yemeğin en yakışan malzemesi bolca kırmızı biber, sevenlere duyurulur...

Frambuazlı muffin


Bugün bankadaki arkadaşlarım için, Muffin yapıp getirdim. Bu tarz muffin'i ilk kez denedim, ama çok hafif olmuştu, yiyenlerden de güzel tepkiler aldım. Tarifine gelirsek;

1+1/4 bardak yoğurt

2 yumurta

1 bardağa yakın toz şeker ( şekeri az olsun istemezseniz tam bir bardak)

1/2 bardak sıvıyağ

2 çorba kaşığı hindistan cevizi

Yarım paket vanilya( ben yarım küçük şişe vanilya özütü koydum)

Yarım paket kabartma tozu

1,5 bardak frambuaz ( buzluktan çıkarttığınız haliyle)

2 su bardağı un+2 çorba kaşığı un

Tarifi: Öncelikle sıvı mazelemelerin hepsini ayrı karıştırıyoruz; Yoğurt, yumurta ve yağ.

Unu, vanilya, hindistan cevizi, şekeri, kabartma tozunu ve frambuazı ayrı bir kapta harmanlıyoruz.

Daha sonra sıvı karışımı, unlu karışımın üzerine aktarıyoruz. Spatula yardımıyla unlar yokoluncaya kadar, frambuazlar dağılmasın diye yumuşak hareketlerle karıştırıyoruz.

175derecede ısıttığımız fırında, yaklaşık 30dakika pişiriyoruz.

Afiyetler...

 

26 Eylül 2012 Çarşamba

Elmalı Tarçınlı Tart...


Malzemeler:

  • 2 büyük boy yeşil elma
  • yarım limonun suyu
  • 3 yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 8 yemek kaşığı tereyağı (eritilmiş, soğutulmuş veya yarım su bardağı z.yağı)
  • yarım su bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı vanilya
  • 1 su bardağı un + 1 paket kabartma tozu
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1/8 tatlı kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi
  • 1/4 su bardağı ceviz (çekilmiş)


Fırını 175C'ye ayarlıyoruz. Yuvarlak borcamımızı ya da  kek kalıbını yağlayıp unlayın. Artan unu silkeleyerek dökün. Elmalarımızı ince ince dilimliyoruz, geniş bir kasede limon suyu ile karıştırarak kararmalarını ölüyoruz. Onu bir kenarda bekletiyoruz. Bu sırada yumurta ve şekeri iyice çırpıp, yağ, süt ve vanilyayı ekleyerek devam ediyoruz. Ayrı bir kaba unu eleyerek, kabartma tozu, tuz ve limon kabuğu rendesini una ilave ediyoruz. Tahta bir kaşıkla unlu karışımı yumurtalı karışıma ekleyip, son olarak cevizlerimizi ekliyoruz.
Karışımı kalıba döktükten sonra, beklettiğimiz elmalarımızı daire şeklinde karışımın üzerine diziyoruz. Çok hoş bir görüntü ve inanılmaz hafif bir tat ortaya çıkıyor.  Fırında yaklaşık 45 dakika pişmeye bırakıyoruz. Rengi değiştiğinde bir kürdan yardımı ile içinin pişip pişmediğine bakabiliriz.
Keki soğuttuktan sonra üzerine toz şeker serpip, servis yapıyoruz. İyi denemeler.


Izgara'da Soslu Biftek ve Makarna...




Bu  makarnayı çok seviyorum, çünkü rengarenk :) Bir kaç dilim bifteğim vardı, onları zeytinyağında, tuz ve karabiber ile 10 dakika dinlendirdim, ardından hemen ızgaraya aldım, arkalı önlü iyice mühürledikten sonra, kekik serptim ve ocağı kapadım. Tabii biftekler olurken aynı anda makarnamı da hazır etmiştim. Eşim sulu yemekleri çok daha fazla tercih ettiğinden, bir yandan da büyük bir soğanı jülyen usulü doğrayıp, yağda iyice kavurdum, üzerine biber salçamı ekledim, hafifte su ekleyerek, güzel bir biftek sosu elde ettim. Sonra da afiyetle yedik. Eğer sizde benim gibi çalışna bir bayansanız, akşam gelir gelmez yarım saate sıkıştırabileceğiniz bir menü bu. Tavsiye edilir...

Fırında Palamut...



Eskiden beri alışkanlık, tatil günlerinde taze balık bulursan al ve bol salatayla beraber yap, ye :) Eşimle sabah Balıkçının önünden geçerken taze Palamutları görünce dayanamadım, aldım. Onları Fırın tepsisine yağlı kağıt üzerine yıkadıktan sonra koydum. Üzerlerine zeytinyağı gezdirdim. Yanlarına Defne Yaprağı ve limon dilimleri ekleyerek 200derecelik fırında yaklaşık 40dakika kadar pişirdim. Yanına da o sırada bolca yeşil salata, ne isterseniz, bolca soğan dahi koydum :):) Sonra da afiyetle yedik. Yaparsanız şimdiden sizlere de afiyetler.

Zeytinyağlı Fasulye...






Ne zamandır, yazmadığımı, tembellik ettiğimi fark ettim.

Dün akşam hazır Zeytinyağlı Fasulye yapmışken sizlerler de tarifimi paylaşayım istedim.

Yarım kg Ayşe kadınım vardı, ince ince doğradım onları, tencereme koydum, üzerine bolca domates, bolca soğan ekledim; fasulyeyi en lezzetli yapan şeylerden biri bana göre bol soğan vee sırrımı söylüyorum, bir çubuk tarçın :) . Nasıl yani? demeyin, pişirmenin ilk yarım saatinde içine konan bir çubuk tarçın muhteşem bir lezzet katıyor yemeğe. Zeytinyağlıya biz genelde küp şeker koyarız, küp şekerini az koyup, tarçın ilave ettik mi harika oluyor. En azından bugüne kadar yiyen herkes çok memnun kaldı. Çubuk tarçınımız yoksa, hafif toz tarçın da atabiliriz. Suyunu da az ilave edelim, çünkü domatesler suyunu oldukça salacaktır. Zeytinyağı ve tuzunu da ekledik mi, yemeğimiz kısık ateşte pişmeye hazır. Denemenizi tavsiye ediyorum.


29 Ağustos 2012 Çarşamba

Çorba Tarifleri


Perşembe'den beri öksürük, tıksırık, burun tıkanıklığı, :(:( hepsi bir arada. Önce kayınvaldemler, ardından eşim, son sırayı bana savdılar ne yazık ki J  Ben de gücümün yettiğince, eşim ve kendime en azından sağlıklı beslenebilelim diye doğal yöntemleri kullanmayı denedim. Mercimek, Sebze, Tarhana veee Özel Tavuk Suyuna Çorbam... Çorbalarımın yanında özel karışım bitkisel çayımı da kısaca anlatıcam sizlere.
 
Hangisinden başlayayım; Mercimek ve Tarhanayı anlatmama sanırım gerek yok, herkes çok rahatlıkla bu çorbaları biliyordur. İkisi içinde benim vazgeçilmezimi söylemeden geçmeyeceğim; Mercimek için bol kimyon, Tarhana için, bir çorba kaşığı yoğurt ( bunu Deniz kardeşimden öğrendim), yarım çorba kaşığı salçayı karıştırıp, ıslattığım tarhanaya yedirip pişiriyorum, sonra bol kırmızı biber, nane :):)
 
Gelelim benim içmeyi aslında kokusu yüzünden hiç sevmediğim, ama kendi yöntemlerimle sevmeye alıştığım Tavuk suyuna Çorbama...
2 ince kıyılmış tavuk göğüslerini suya haşlanmaya koyuyorum, tabi haşlarken içerisine daha sonradan çıkartılmak üzere 2 adet kuru defne yaprağı, bir küçük salkım karabiber taneleri, bir küçük soğan, bir yeşil biber,  taze zencefil dilimi(1-2 ince dilim), 2 diş sarımsak ekliyorum, hepsini kaynatıyorum (Defne yaprağını, karabiber salkımını ve zencefil ile soğanı, daha sonrasında çıkarma sebebim, hepsi özlerinde acılık içerdiği için sadece vitaminlerini versinler diye bir süre kokuları çıkana kadar kaynatmayı tercih ediyorum.) . Bir domates rendesini, bir tutam dereotunu (kıyılmış), biraz sıvıyağı ekliyorum. Didiklenmiş tabukla eminim çok daha güzel olacaktır, yanlız işten gelmiş kişiler için en çabuk olabilecek tarzı sanırsam bu :) En son da yarım kase şehriyeyi ekliyorum. Tuzumuzu, toz karabiberimizi, 2-3 parça limontuzumuzu hatta kimyonumuzu da ekliyorum. Sonra içerisine limon sıkarak, şifa niyetine içiyorum. Afiyet olsun, hastalığınıza şifa olsun :)
 
Sebze çorbama gelince; Anneciğimden öğrendiğim, vazgeçilmez çorbam; Aklınıza ne gelirse, sanırım 12-13 çeşit sebzeyle pişiriyorum bu çorbamı.
İçindekiler; Patates, Havuç, Soğan, Pırasa (tabii varken), Brokoli, Zencefil, Ispanak yaprakları, Taze Fasulye dilimleri, kabak, maydanoz, dereotu, sarımsak,  tabiiki domates; şimdilik aklıma gelenler...
Bunlardan rendelenecekleri rendeleyip bol suda haşlamaya koyuyoruz. Dilimlenecekleri dilimleyip ekliyoruz, yeşilliklerimizi de doğrayıp en son eklemesini yapıyoruz. Ben genelde sebzelerim bir taşım kaynadıktan sonra içine ya arpa şehriye ya da erişte atıyorum. Bir kenarda sıvıyağda, karabiberimi, kimyonumu, nanemi, çevirip çorbama ekleyince, içilmeye hazır hale geliyor. Piştikten sonra bol limon karıştırarak, yanında hiçbir şey yemeden doyacağınız muhteşem iyileştirici çorba ağızlara layık hale geliyor. :)
 
Not: Şu an fotoğraflarım bu bilgisayarımda kayıtlı değil, daha sonrasında paylaşıyor olacağım.
 
Özel karışım çayıma gelince;  bir tutam Ihlamur içine, bir kabuk tarçın, taze zencefil dilimi, taze elma dilimi, limon dilimi ve hatta suyu, karanfil taneleri (ne kadar isterseniz) ekleyerek kaynatıyorum, sonrasında içerisine bol limon ve balla karıştırarak iyileşmek niyetiyle içiyoruz.
 
Hasta olmamanız dileğiyle...

Mangolu Kek


Niye mi Mango? J Aldığım bir tanecik Mangom oldukça sertti, yemesi çok keyifli olmayınca onu kek yaparak leziz bir hale getirmek geldi aklıma.

İşte leziz kekim;

3 yumurtayı, 1 bardak dolusu tozşekerle iyice çırptım, yumurta kokusundan benim gibi rahatsız olanlar varsa, bu çırpma esnasında bir paket vanilyayı da ekleyebilir. Sonrasında ¾ bardak sütü, ¾ bardak sıvıyağı ekledim, 2bardak dolusu unu, (karıştırdıktan sonra eğer gözünüze biraz daha katı gelmesini isterseniz yarım bardak daha un katabilirsiniz, ben içine yarım bardak kadar ceviz koyduğum için gerek duymadım), yarım paket kabartma tozunu ekledim. Kekimin ana harcı tamamlandı. Bundan sonrası isteğe kalmış, ben Mangoyla-tarçını ve cevizi çok yakıştırdım. O yüzden bu içlemeyi kullandım, hepsi göz kararı, ne kadar isterseniz… Karıştırma işlemimiz bittikten sonra ısıtışmış 175derecelik fırınımıza 35-40 dakikalığına pişirmeye koyuyoruz. Mango yerine yumuşak şeftali de çok güzel olacaktır. Yalnız bu tarz meyveler koyduğumuzda spatul ile harcımıza, yavaş yavaş (yedirerek) malzemeyi karıştırmanızı tavsiye ederim. Afiyetler…

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Biraz melankolik, biraz gerçek...


Gece İncir Reçeli adlı Türk Yapımı, dramatik bir film izledik eşimle. Tabi ben yine gözyaşlarımı tutamadım L. Açıkçası Türk filmlerinde geldiğimiz nokta beni gerçekten çok mutlu ediyor, farklı bir konu ve farklı bir tarzı vardı, eşime göre film, biraz durağandı, ama bence başarılıydı.

İslim Kebabı


Öncelikle 6 tane düzlerinden seçtiğimiz mümkünse kalın patlıcanlardan alıyoruz, bunları boylamasına incecik kesip, tuzlu suda yaklaşık 15-20 dakika bekletip sularını süzdürüyoruz, temiz suda yıkadıktan sonra peçeteyle fazla sularını alıyoruz. Ben yağın içinde kızartmak yerine, bu dilim patlıcanları tost makinasında üzerine az yağ sürerek kızartmayı, ızgaralamayı tercih ediyorum (aynı lezzeti de veriyor, denemelisiniz).

Patlıcanların hepsini tost makinasında kızarttıktan sonra, içi hazırlamaya geçebiliriz. 6 patlıcan için 300gr kıyma oldukça yeterli geliyor, içine bir soğan rendeliyoruz. Baharatlarımızdan karabiber, kimyonumuz ve tuzumuzu da ilave ediyoruz. Bu arada soğanı rondodan geçiriyorsanız, içerisine bir tutam maydanoz da atsanız çok yakışır (benim gibi maydanoz sevenler için).

Şimdi gelelim en zevkli kısmına, iki kızarmış patlıcanı alıyoruz, t şeklinde üst üste koyuyoruz, ortasına küçük bir parça köfte ekleyip, patlıcan dilimlerini katlayıp, üzerine bir kürdan yardımıyla tutturuyoruz, üzerine küçük bir dilim domates ve biber de süslemeye yardımcı olması için kürdana batırıyoruz. Bütün malzememiz bitince 1diş sarımsak, bir kaşık biber salçası, bir yemek kaşığı zeytinyağlı iki bardak sıcak suyu ilave ediyoruz.
Bir süre fırında üzeri folyolu yaklaşık 200derecede pişiriyoruz,  yarım saat sonra folyoyu alıp derecesini 175'e düşürerek, üstündeki sebzeler pişene kadar fırında tutuyoruz.
Ben bu patlıcanlarla köfteleri sarma işinden oldukça keyif aldım ve daha önce neden denememişim bilemedim. Yanına da Jasmin pirinciyle yapılmış pilavımla sunumu çok leziz oldu. :)

Afiyet olsun sizlere, iyi keyifler…

23 Ağustos 2012 Perşembe

Böğürtlen ve Ahududulu Pastam...

Öncelikle pandispanyamızı yapıp fırında pişmeye koyduk. O pişerken, muhallebimizi ocakta yapmaya başladık. Pandispanyamızın tarifi benim Sevgili Cahide Ablam'dan, o olmasa ben nerden bulucam bu tarifleri, bilemiyorum :) Pandispanya'yı 3 yumurta ve 1su bardağı şekerimizi iyice çırparak yapmaya başladık.
Ardından 1 su bardağı unu, 2yemek kaşığı kakaoyu ve yarım paket kabartma tozunu ekleyerek, iyice karışana kadar çırpıyoruz. Sonra tepsimizin kenarları hariç orta kısmını yağlayarak hamurumuzu içine koyuyoruz. Cahide ablamın önerisi, tepsiyi birkaç kez sert bir zemine vurmak, hava kabarcıklarını yok olması için iyi olacağı yönünde:) Haklı da... önceden ısıtılmış 200derecelik fırına koyuyoruz, kabarmaya başlayınca 150dereceye düşürüyoruz. Pandispanyamızı soğumaya bırakıyoruz.
Şimdi Muhallebimizin tarifine geçelim; 4su bardağı sütümüze, 2y.k. nişasta, 2y.k. un, 8y.k. şeker, 2yumurta sarısı, 4 y.k. hindistan cevizi, 1paket vanilya, 2y.k. kakaoyu katıp, muhallebimizi pişiriyoruz. Pişen muhallebiye 1kare bitter çikolatayı ekliyoruz. Sıcak muhallebi çikolatayı eritiyor, Muhallebimizi de bir kenara soğumaya alıyoruz, yanlız arada karıştırmak gerek kabuk bağlamaması için. Ben bu seferlik taze meyveler yerine fresh,buzluktaki frambuaz,böğürtlen ve yaban mersini kullanmayı tercih ettim.
Kekimi ortadan ikiye kestikten sonra, meyveleri koyup kremamı ekledim, üzerini kekimin diğer kalan yarısını da koyup, kremamın kalanını da güzelce kekimin etrafına kaplayarak, işlemleri tamamladım. Hindistan Cevizi serperek, biraz da kalan meyvelerimden ortasına koyarak süsledim. Tadı bence ve misafirlerimce inanılmazdı. Fatmacım ve Eşi gelirlerken dondurma getirmişlerdi, sade kesme dondurmayla sunduğumuz pasta cidden harika oldu. Afiyet olsun, iyi denemeler :)